HERKES İÇİN TASARIM (EVRENSEL VEYA KAPSAYICI TASARIM) NEDİR?
Tasarımın her alanında profesyoneller, kullanıcının gereksinimlerini estetik kaygılar duyarak çözümlemek üzere yola çıkar. Gereksinimleri doğru tanımlamak; sorunları çözmek ve nihai ürünü, mekânı veya alanı ortaya çıkarabilmek için hayati önem taşır. Gereksinimleri tanımlamak içinse tasarımcının kullanıcıyı anlaması, onunla empati kurması ve kültürel, fiziksel ve/veya cinsiyet ve hatta diğer farklılıklarını da dikkate alabilmesi gerekir. Evrensel tasarım (universal design) düşüncesi, bunu mümkün olabildiğince geniş bir kitleyi kapsayacak yaklaşımlar içerisinde yapabilmeyi hedefler. Evrensel tasarım, “ürünlerin ve çevremizin tüm yaşlardaki ve farklı yeteneklerdeki insanların olabilecek en büyük kitlesi tarafından kullanılacak şekilde tasarlamak” olarak tanımlanmaktadır (Story, Mueller ve Mace, 1998). Herkes için tasarım (design for all), kapsayıcı tasarım (inclusive design), ömür boyu tasarım (lifespan design) insan merkezli tasarım (human-centred design) terimleri de literatürde genel olarak aynı
amaçla kullanılmaktadır. II. Dünya Savaşı sonrasında gazilerin gereksinimleri ile makine üretiminde insan makine ilişkisinin doğru kurulamamasıyla meydana gelen sakatlanmalar sonucunda yapılan çalışmalar ergonominin (Erkan, 1988), 1950’lerin başında yapılı çevrede fiziksel engelleri kaldırma konusunda yapılan çalışmalar ise herkes için tasarımın temelini oluşturmuştur (Catanese, 2012). 1961’de ABD’de fiziksel engellilerin erişilebilirliği ile ilgili çıkarılan standart (Amerikan Ulusal Standartlar Enstitüsü
ANSI, A 117.1 kodlu), erişilebilirlik çalışmaları için önemli bir gelişmedir (A Brief History of Universal Design). Evrensel tasarım terimi 1980’lerde Mimar Ronald L. Mace tarafından kullanılmıştır. Mace fiziksel engelli bir mimar-akademisyen olarak Kuzey Karolina
Devlet Üniversitesi’nde Evrensel Tasarım Merkezi araştırmacıları ile geliştirdiği ilkelerle, evrensel tasarım anlayışını ortaya koymuş ve yaygınlaşmasını sağlamıştır. Özürlü bireylerin engelsiz çevrelerde
eğitim, ulaşım, çalışma, sağlık, iletişim ve sosyalleşme gibi temel gereksinimlerinin karşılanabilmesi için -özellikle gelişmiş ülkelerde- standartlar çıkarılmış, yasalarla uygulanması için karara bağlanmıştır.
1990 yılında ABD’de kabul edilen Engelli Amerikalılar Yasası (The American).
with Disabilities Act, ADA), 1992’de Avustralya’da ve 1995’te İngiltere’de aynı adla yürürlüğe giren Engellilerin Ayrımcılığı Yasası (Disability Discrimination Act), 1993’te İsveç’te çıkarılan Bazı Fonksiyonel Engelleri Olanlara Destek, Hizmet ve Yardım Yasası gibi (Evcil, 2014). Ülkemizde ise evrensel tasarım yaklaşımının benimsenmesi ve uygulanması 2000’lerden itibaren yaygınlaşabilmiştir. Yapılan uygulamalar, çoğunlukla kamusal yapılarda ve alanlarda, özellikle fiziksel ve duyusal engellilerin gereksinimine yönelik çözümlemelerdir. Ülkemizde 2005 yılında yürürlüğe giren Özürlüler Yasası’nda bulunan iki geçici madde sayesinde, kamusal alanlar ve binaların 2012 yılına kadar standartlara uygun ve erişilebilir olarak düzenlenmesi zorunlu hale getirilmiştir. Bu gelişmeleri yakın çevremizde yaya geçitlerinde sesli ikazlar, kaldırımlarda ve hastane, okul, AVM gibi kamusal binalarda çoğunlukla rampa, kılavuz zemin uygulamaları, özürlü tuvaletleri ile görmekteyiz. Bu uygulamalar sevindirici olsa da, evrensel tasarım yaklaşımı sadece fiziksel ve duyusal farklılıkları kapsamaz. Yaş ve cinsiyet, kültürel ve ekonomik farklılıklar ile zihinsel farklılıkları da içerir. Kısaca, evrensel tasarım içinde yaşadığımız toplumdaki farklı özelliklerdeki insanların gereksinimlerini mümkün olabildiğince dikkate alarak tasarım yapılmasını amaçlar. Ancak bunu, farklılıkları ayrıştırmadan veya öne çıkarmadan yapmayı hedefler. Başka bir deyişle, özürlü insanların farklı bir grup olarak ayrıştırılmasına karşı çıkar ve tüm kullanıcıların gereksinimlerinin eşit olarak değerlendirilmesini ister. Örneğin, sadece özürlü sandalyesi piktogramına sahip olan bir metro turnikesinden geçen tekerlekli sandalyedeki birey ayrıştırılmış hissedebilirken, çocuklu ve bavullu bir ebeveyn, ihtiyacı olmasına rağmen daha geniş bir alandan geçme konusunda çekincede kalabilir ve dar turnikeden zorlanarak geçmeye çalışabilir. Oysa daha kapsayıcı bir yaklaşım, pek çok farklılığı içeren piktogramların bir arada kullanılabilmesiyle mümkündür.
EVRENSEL TASARIM İLKELERİ
Erişilebilirlik mevzuatlarıyla ilgili gelişmelere karşın Mace ve arkadaşları bu mevzuatlarının yeterli gelemediğini görmüş ve daha kapsamlı bir çözüm için kullanıcının anlaşılması ve gereksinimlerinin karşılanabilmesi üzerinde durmuşlardır. Ekip, çalışmaları sonucunda 1997’te son halini alan yedi temel ilke -eşit kullanım, esnek kullanım, basit ve sezgisel kullanım, algılanabilir bilgi, hata toleransı, düşük fiziksel güç, yaklaşım ve kullanım için yeterli alan- ile evrensel tasarım anlayışını ifade etmiştir. Evcil (2014), bu ilkelerin bir kontrol listesi gibi algılanmaması gerektiğini belirtir. “Bu ilkeler, tasarım anlayışını anlamak ve benimsemek için yol göstericidir, ancak doğrudan uygulamaya yönelik detaylar içermemektedir. İlgili detayları geliştirmek, ilkeleri özümseyen tasarımcıya aittir”
İLKELER VE TASARIM AÇIKLAMALARI
1. Eşit kullanım: Aynı yararın tüm kullanıcılar için sağlanması, mümkünse özdeş, mümkün olmadığı durumlarda eşdeğer olabilecek yararı tüm kullanıcılara sağlamak Herhangi bir kullanıcıyı ayırmak veya damgalamaktan kaçınmak Mahremiyet ve güvenlik için tüm kullanıcılara eşit olanaklar sağlamak Tüm kullanıcıların ilgisini çekecek, hoşuna gidecek tasarımların gerçekleştirilmesi.
2. Esnek kullanım: Kullanımda kullanıcıya seçenekler sunabilmek Sağ ve sol el kullanımına uygun çözümler getirmek Kullanıcının doğru ve kesin karar verebilmesini sağlamak Kullanıcı hızına uyum sağlamak.
3. Basit ve sezgisel kullanım: Tasarım, gereksiz güçlük ve karışıklık içermemeli Kullanıcı beklentilerini karşılamak Geniş okuryazarlık ve dil becerilerine (düzeylerine) hitap etmek Bilgiyi önem sırasına göre düzenlemek Kullanım esnasında kullanıcıya sunulan bilgilerin önemine göre öncelik vermek.
4. Algılanabilir bilgi: Temel bilgilerin sunumunda değişik iletişim biçimlerini (resimli, sesli veya dokunulabilen) kullanmak Temel bilginin ikincil bilgilerden ayrılabilecek düzeyde farklılaştırılması Temel bilginin okunabilirliğini maksimum düzeye çıkarmak Tasarımda öğeleri tanımlamak (yönerge veya yön belirterek) Duyusal kısıtlılıkları olanların kullandıkları araç ve tekniklerle uyumlu tasarımlar yapmak.
5. Hata toleransı: Tasarımda tehlikeli olabilecek unsurlar yok edilmeli, tasarımda kullanıcının fark etmesi sağlanmalı veya bunlara karşı kullanıcılar korunmalı Olası tehlikeli durumlar ve hatalar için kullanıcının önceden uyarılması sağlanmalı Tasarımlarda hata/arıza veya bozulmaya karşı emniyetli özelliklerin tercih edilmesi Kullanımda dikkat gerektiren tasarımlarda, bilinçsiz kullanım en aza indirgenmeli.
6. Düşük fiziksel güç: Kullanıcının kendine özgü bedensel özelliklerini kullanabilmesi Tasarım kullanılırken makul güç sarfiyatının sağlanması Tekrar eden eylemlerin azaltılması Uzun süren fiziksel güç kullanılmasının azaltılması.
7. Tasarımda yaklaşım için gerekli boyut ve boşlukların bırakılması: Oturan veya ayaktaki kullanıcılar için net bir görüş hattı sağlamak Tasarımın tüm bileşenlerine oturan veya ayakta olan bireylerin konforlu erişimlerini sağlamak Kulp/tutamak boyutlarında farklılıklar sağlayarak el, parmak, kol ile açılmasına, itilmesine, çekilmesine olanak vermek.
SON SÖZ
Tasarımcılar kimi zaman nasıl herkesi kapsayan çözümler üretebilecekleri konusunda endişeye düşebilmektedirler, hatta evrensel tasarım yaklaşımı bu yönden eleştirilebilmektedir de. Ancak, tasarımcılar için yaşlı nesli ele almak önemli ölçüde kapsayıcı bir tutum olabilmektedir. Türkiye’de, 2023 yılında yaşlıların toplam nüfus içerisindeki oranının yüzde 10’lara çıkacağı öngörülmektedir (Koç ve diğ.). Buna bağlı olarak duyu kayıpları ve kronik hastalıkların yaygınlaşması da kaçınılmaz bulunmaktadır.
Türkiye genelinde yapılan bir araştırma, 65 yaş ve üzerindeki bireylerin % 21,9’unda görme, % 7,6’sında ise işitme kaybı bulunduğunu göstermektedir (Aközer ve diğ. ,2011). Bir diğer araştırma da 65 yaş üstü bireylerin % 56’sının kolesterol, şeker, tansiyon ve romatizma gibi kronik hastalıklardan yakındığını ortaya koymaktadır (Arun ve Çakıroğlu-Çevik, 2013). Bu durum doku ve uzuv kayıpları, eklem rahatsızlıkları vb sorunlar da doğurabilmektedir. Tasarımcılar olarak bizlerin sorumluluğu mümkün olabildiğince herkesin güvenle kullanabileceği ürün, mekân, çevreler ile iletişim ürünleri yaratmak, bunların yaygınlaşmasını, ulaşılabilir olmasını ve doğru uygulanmasını sağlamaktır. Demirkan (2015:2) Evrensel tasarım yaklaşımının tasarım uygulamalarına yansımaları sonucunda, yapılanmış çevrelerin verim ve üretkenliğinde artma, güvenlik ve sağlıklı yaşam şartlarında ise yükselmeler gözlemlendiğini belirtmektedir. Zaten, herkesin kullanabileceği çevreler, kamusal alanlar ve mekânlar ile ürünlere ulaşılması insanın temel hakkıdır. Evrensel tasarım anlayışının benimsenmesi farklılıkların bir arada güvenli bir biçimde ayrıştırılmadan bir araya getirilmesi olanaklarının yaratılması, sosyal sürdürülebilirliği sağlamak ve geliştirmek açısından da önemlidir. Evrensel tasarım, üreticiye sağlayacağı ekonomik avantajlar açısından da değerlendirilmelidir. İlkeler gözetilerek tasarlanan ürünün, kamusal alan ya da mekânın, kullanım açısından neredeyse mükemmel hale getirilebilmesi ve herkesin kullanımına uygun olması; tercih edilirliğini ve kullanıcı çeşitliliğini de arttırmaktadır.
İçerik: Tasarım Group